top of page

KADIN HAKLARI YASASI: CEDAW

CEDAW (Convention on the Elimination of All Forms of Discrimination Against Women), yani Türkçe adıyla “Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi”, 1979’da Birleşmiş Milletler tarafından kabul edildi ve aktif olarak 185 üye sözleşmeye taraf konumdadır (Türkiye 11 Haziran 1985).



 


Neden önemli?


Uluslararası alanda “kadın hakları yasası” olarak da adlandırılan CEDAW Birleşmiş Milletler’in insan hakları ile ilgili 9 sözleşmesinden kadın haklarını ve kadına yönelik ayrımcılığın engellenmesini, bu sayede toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasını içeren tek sözleşmedir.


CEDAW, taraf devletlerde, kadına karşı ayrımcılığın önlenmesi için somut önlemler alınmasını zorunlu kılar. Oluşturulan CEDAW Komitesi ile devletlerin yerine getirdiği bu somut kuralları, uygulamaları ve eşitliği geliştirmeye yönelik her türlü adımı denetler. Bu denetlemeyi ise devletlerin uygulamalarını raporlamaları sayesinde yapar.


Şimdiye kadar Türkiye’deki kadın örgütleri tarafından yazılmış gölge raporları aşağıdaki listeden inceleyebilirsiniz:



CEDAW - İstanbul Sözleşmesi

İstanbul Sözleşmesi’nde sadece kadın hakları üzerinde durulmamış, kapsam genişletilerek bütün toplumsal ve biyolojik cinsiyetlerin birbirine eşit olduğu vurgulanmıştır ve bu sayede de bütün cinsiyetlere yönelik ayrımcılığın önlemesi hedeflenmiştir. Ayrıca sözleşmede üzerinde durulan diğer bir nokta da “çocuklara yönelik istismarın/ çocuklara karşı şiddetin engellenmesidir.


CEDAW kadın- erkek eşitliğinin maddi kısmıyla yakından ilgilenmiş olsa da İstanbul Sözleşmesi genel olarak cinsiyet kavramının manevi kısmıyla yani; toplumun gözündeki kalıpların değiştirilmesi, sözde namus kavramının yok edilmesi gibi soyut sorunları da odak haline getirip çözümler oluşturmuştur.


CEDAW, psikolojik/fiziksel şiddeti engellemek gerekliliğinin yanı sıra toplumu ve devleti kökten değiştiricek atılımlar yapmayı hedeflemiştir. İstanbul Sözleşmesi’nde de bu atılımların önemleri detaylı bir şekilde açıklanmış ve teşvik sağlanmıştır.


İstanbul Sözleşmesi’nde CEDAW’dan farklı olarak; mağduru/ daha az avantajlı kesimi psikolojik olarak korumaya da yer verilmiştir. Buna göre; “yaşanan travma için destek ve danışmanlık hizmetleri tesis etmek” taraf devletlerin asli görevlerindendir.


CEDAW’da belirtilen “uygun ceza var belirleme ve tedbirler alma” ifadesi İstanbul Sözleşmesi’nin neredeyse her başlık ve maddesinde “ceza; suçlara karşı etkili, orantılı ve caydırıcı olmalıdır” denilmiştir. Hatta yasal tedbirlerin oranına / ağırlıklarına dahi atıf yapılmıştır.


İstanbul Sözleşmesi sonucunda 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun çıkarılmış ve sözleşmede belirtilen yasal tedbirlerden belki de en önemlisi yerine getirilmiştir.



 


Sonuç


Gördüğümüz üzere İstanbul Sözleşmesi’nin aslında temelini oluşturan ve hatta dünyada da kadın haklarının ilk defa koruma altına alındığı diyebileceğimiz CEDAW günümüzde toplumsal cinsiyet eşitliğinin gelişmesine ön ayak olmuştur.

Kadına karşı ayrımın, insan hakkı ve onurunu zedelediği oldukça açık. Siyasi, sosyal, kültürel… kısacası her alanda kadınlara karşı ayrımın önlenmesine insanlık onuru için gerek var. Bu ayrımcılığı engellememizi sağlayan birçok belgenin içinde CEDAW bir temel oluşturmakta ve genel hatlarıyla sorunu tanımlamakta. İşte bu yüzden CEDAW’ı bilmeye ve öğretmeye ihtiyacımız var.



Yazar: Ece AKYOL

 








KAYNAKÇA:

343 görüntüleme2 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page