top of page

CİNSEL SALDIRI SUÇU VE GÜZELLİĞİNİN KURBANI OLAN (!) MİTOLOJİK KADIN: MEDUSA

Cinsel birleşme, bireylerin üreme veya kişisel haz amacıyla karşılıklı rızaya dayalı gerçekleştirdikleri yakın cinsel davranışlardır. Bu davranışın karşıdakinin rızası olmadan, zorla gerçekleştirilmesine cinsel saldırı adı verilir. Bu, kişinin vücut dokunulmazlığının ihlal edildiği bir suçtur. Türk Ceza Kanunu’nun 102. maddesine göre “Cinsel saldırı suçu, cinsel arzuları tatmin amacıyla bir kimsenin vücut dokunulmazlığının ihlal edilerek bedenine fiziksel temasta bulunulması ile oluşur.”


Türk Hukuku’nda cinsel saldırı suçu, basit ve nitelikli olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Buna göre, mağdurun bedenine cinsel ilişki düzeyine varmayan seviyede temas durumunda basit, vücuda “organ” veya “sair bir cisim” sokulması aracılığıyla fiilin gerçekleştirilmesi halinde de nitelikli cinsel saldırı yani tecavüz suçu meydana gelir. Basit cinsel saldırıda beş yıldan on yıla kadar, nitelikli cinsel saldırıda ise on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.


Bu suçun bir çocuğa karşı işlenmesi hali Türk Ceza Kanunu’nun 103. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; bir çocuğu cinsel olarak istismar eden kişi, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır ve cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır.



 Cinsel saldırıdan kurtulmuş olmayı simgeler)
Fire Rose Lotus Dövmesi

Cinsel istismar deyiminden;


On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış ve diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar anlaşılır. Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz.(TCK 103)


Ülkemizde ve dünyada, her yıl birçok kadın, çocuk ve hayvan cinsel saldırıya uğramaktadır. Ancak içinde bulunduğumuz dünya düzeninde, bürokrasi bazı durumlarda hukuktan üstün tutulduğundan her zaman bu suçun failleri gerekli cezayı alamamakta hatta mağdurun kıyafeti, karakteri, yaptığı meslek, davranışları üzerinden kusur mağdura yüklenmeye çalışılmaktadır.



İllüstrasyon Julie Filipenko

Kanunda da bahsedildiği üzere on beş yaşını doldurmamış veya doldurmuş ancak algılama yeteneği gelişmemiş bir çocuk, cinsel bir davranışa onay verebilme yeteneğine sahip değildir, davranışları buna onay verdiğini gösteremez ya da aynı şekilde bir kadının kıyafeti, bakışı, davranışı, bulunduğu mekan, saat, kişi açıkça onay vermediği sürece cinsel birleşme için bir neden oluşturmaz, cinsel saldırı eyleminin gerçekleşmesinde bir kusuru olduğunu göstermez.



Bürokrasi kanadında ise işler biraz daha farklı gerçekleşmektedir, şantaj, tehdit, itibar vs gibi nedenlerle dünya üzerinde birçok önemli kişi cinsel saldırı suçuna göz yummakta hatta üzerini örtmeye çalışmaktadır. Buna örnek olabilecek nitelikteki hikayelerden biri, birçoğumuzun aşina olduğu, Yunan Mitolojisi’nde önemli bir karakter olan Medusa’nın hikayesidir.


Medusa’yı çoğumuz kendisine bakanları taşa çeviren, yılan saçlı kadın olarak tanırız. Ancak saçları yılana, kendisi de amiyane tabirle bir canavara dönüşmeden önce yaşadıkları hakkında detaylı bilgimiz olmayabilir.


​Hikayeye göre;


Atina’daki Athena tapınağında; Phorkus ve Keto' nun kızları olan Sthenno, Euryale ve Medusa isminde üç kız kardeş yaşarmış. Bu üç kız kardeşten sadece Medusa (Medusaise) ölümlüymüş. Medusa'nın güzelliği yüzünden, yeryüzündeki bütün kadınlar onu kıskanırmış. Medusa kendisini tanrılara adamış. Athena kendi tapınağında yaşayan bu güzel kızı gördüğünde onun güzelliğinden etkilenmiş fakat kendisi kadar güzel ve akıllı bulmadığı için onu umursamamış. Poseidon, karısı Athena'nın tapınağındaki Medusa'nın güzelliğinden etkilenip ona aşık olmuş, fakat bir ölümlüye aşık olduğu için küçümsenmekten korkup aşkını gizlemiş.


Poseidon ve Athena
Poseidon, bir türlü onu aklından çıkaramadığı için tutkusuna yenik düşüp Athena'nın tapınağında Medusa'ya tecavüz etmiş. Medusa berbat bir biçimde tapınakta kalmaya devam etmiş. Athena bu olayı duyunca derin bir kıskançlık içinde Medusa'yı çok kötü bir şekilde cezalandırmaya karar vermiş. Medusa ve kız kardeşlerini Gorgon denilen korkunç dişi canavarlara çevirmiş. Medusa ve kız kardeşleri kanatlı, yılan saçlı ve korkunç yüzlü yaratıklara dönüşmüş. Medusa artık o kadar çirkinmiş ki kimse yüzüne bakmaya cesaret edemiyormuş. Ona bakmaya çalışan herkes taşa dönüşüyormuş. Medusa, Poseidon' dan hamile kalmış. Athena verdiği cezayla yetinmeyip Medusa' yı öldürmek için Zeus ve Danae' nin oğlu Perseus' la (üvey kardeşi ile) işbirliği yapmış.


Medusa

Görüldüğü üzere Yunan Mitolojisi’ndeki büyük tanrılardan biri olan Poseidon, Medusa’ya tutkusuna yenik düşerek (!) cinsel saldırıda bulunmuş ancak sevgili eşi Athena kıskançlık ve muhtemel itibar kaybı endişesiyle suçu mağdurda bularak onu lanetle cezalandırıp öldürmeye çalışmıştır.


Aslına bakıldığında, günümüzde yapılan, cinsel saldırı mağdurlarını itibarsızlaştırma, kamu önünde küçük düşürme, failin davranışını mağdurun kusuruna bağlama hareketleri de Athena’nın davranışından farksızdır. Çünkü unutulan şey, bir yanlışın üstünü örtmeye çalışırken bin yanlışın beraberinde gelerek kişileri felakete sürükleyeceğidir. Şayet Medusa’nın hikayesinde de canavara dönüşen Medusa, birçok kişinin ölümüne neden olmaktadır.


 

Sonuç olarak, cinsel saldırı fiilinin bir suç olduğu, hiç kimsenin rızası olmadan vücut bütünlüğüne dokunulamayacağı ve çocukların cinsel bir davranışa onay verme yetisinin bulunmadığı unutulmamalıdır. Aynı şekilde, bürokrasi hukuktan üstün tutulmamalı ve hiç kimsenin davranışı, görünüşü, kıyafeti, dili, dini veya bulunduğu mekan cinsel saldırının nedeni olarak gösterilmemelidir. Aksi halde, geçmişten günümüze bu dünyada rahat yaşayabilmek için verilen bütün mücadeleler anlamsızlaşacaktır.



 



KAYNAKÇA






205 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page