Hukuk okuyacak kişilerin ileride geniş bir çevreye sahip olmaları ve iletişim becerilerinin gelişmiş olması gerekmektedir. Asosyal kişilerin sonradan sosyal beceriler kazanması zaman alır.
Cevaplaması çok kolay bir soru olmamış ancak şunu söyleyebilirim ki sosyal olmak, kendini ifade edebilmek gibi hususlar bir çok meslekte olduğu gibi hukuk alanında da çok önemli. Fakat tabi ki bunlardan yoksun olmak bir eksi olmakla birlikte bence mesleki açıdan "yapılamaz" , "edilemez" gibi kesin duvarlarla örtülmemeli. Anglo sakson hukuk sistemlerindeki gibi solicitor-barrister ayrımı bizim hukuk sistemimizde yok. Yani baroda oturan ve duruşmaya çıkan avukat ayrımını biz yapmıyoruz. Dolayısıyla kişi ister asosyal olsun ister çok fazla sosyal her halukârda sahada kendini geliştirme ve bu duruma alışma fırsatını bulacaktır.
Bu durum, kişinin başarı tanımına göre değişir. Eğer başarıdan kastı, meslek sahibi olma evresine ulaşabilmekse asosyal insan da hukuk alanında pekala başarılı olabilir. Başarıyı ilgilendiği alana hakim olabilmek ve bu konuda fayda sağlayabilecek kişi olabilmek şeklinde görenler içinse hukuk, iletişim becerileri ve bunların sonucunda kişinin kazanacağı perspektife ihtiyaç duyar. Bu nedenle sosyal becerilerden yoksun kişiler nezdinde hukuk, fazlasıyla kısıtlanmış kalacaktır.
Bence insan hangi meslek grubuna mensup olursa olsun iletişim becerilerini belli bir seviyenin üstünde tutmak zorunda. Çünkü bırakın hukuku, hayatın her alanında birilerinden bir şey istemek, birileriyle çalışmak, sohbet etmek veya yardımlaşmak zorundayız.
Asosyalliğin günümüz dünyasında hiçbir lisans eğitiminde başarı getirmediğini hep başarısızlıkla sonuçlandığını düşünüyorum. Her lisans eğitiminde teoriyi ne kadar bilseniz de bence asosyallik bu durumu ileriye götürmeye büyük bir engel.Yani fikrimce,bu durum sadece hukuk alanında değil tüm meslek dallarında büyük bir problem bence.
Aşırı sosyallik değil mesele bence de ya. İnsanlarla etkili iletişim kurmaya meyilli olması gerek bence hukuk okuyan birisinin. Ayrıca konuşmak konusunda çekincesi olan biriyse de zaten kendini ne hakim ne savcı ne de avukat olarak ifade edebilir diye düşünüyorum.
Sosyal insan veya sosyalleşmek.. Sosyal insan sürekli uzlaşır, buluşur, çatışır. Bu uzlaşma ve çatışma toplum olarak birlikte yaşamanın sonucudur. Hukuk sosyal insanın eylemlerinden doğar. Hukukçunun işi de sürekli sosyalleşmek ve bu sosyalliği düzenlemektir. Bence içine kapanık ve girişimci yönü gelişmemiş insan hukuk tarihçisi veya kanun hafızı olabilir ama hukukçu olamaz ve hukuk yaratamaz.
İnsan ilişkilerinde ve iletişim kurmada kendini geliştirememiş hatta bundan kaçınmış birinin meslek hayatında insanlarla sürekli muhattap olması gerekecek bu yüzden başarılı olamaz, zaten bence kendi isteğiyle de bu bölümü tercih etmez.
Olaya özgüven yetersizliği gözüyle bakarsak bence olamaz. Çünkü savunduğu davalarda özgüven sorunu nedeniyle savunma yapamaz. Fakat asosyal biriyse çevre sayesinde kazanılan davalara sahip olamaz fakat kazandığı davalarla kendisine çevre oluşturabilir. Olaya hakim, savcı olmak açısından bakarsak bence kesinlikle başarılı olabilir.
İyi hukukçu olabilmenin etkili iletişim kabiliyetinden ve önemli sosyal çevreden geçtiği kanaatindeyim. Empati kabiliyetinden yoksun olanların ve asosyallerin bu alanda başarılı olabileceğine pek ihtimal vermiyorum.
Cevaplaması çok kolay bir soru olmamış ancak şunu söyleyebilirim ki sosyal olmak, kendini ifade edebilmek gibi hususlar bir çok meslekte olduğu gibi hukuk alanında da çok önemli. Fakat tabi ki bunlardan yoksun olmak bir eksi olmakla birlikte bence mesleki açıdan "yapılamaz" , "edilemez" gibi kesin duvarlarla örtülmemeli. Anglo sakson hukuk sistemlerindeki gibi solicitor-barrister ayrımı bizim hukuk sistemimizde yok. Yani baroda oturan ve duruşmaya çıkan avukat ayrımını biz yapmıyoruz. Dolayısıyla kişi ister asosyal olsun ister çok fazla sosyal her halukârda sahada kendini geliştirme ve bu duruma alışma fırsatını bulacaktır.
Bu durum, kişinin başarı tanımına göre değişir. Eğer başarıdan kastı, meslek sahibi olma evresine ulaşabilmekse asosyal insan da hukuk alanında pekala başarılı olabilir. Başarıyı ilgilendiği alana hakim olabilmek ve bu konuda fayda sağlayabilecek kişi olabilmek şeklinde görenler içinse hukuk, iletişim becerileri ve bunların sonucunda kişinin kazanacağı perspektife ihtiyaç duyar. Bu nedenle sosyal becerilerden yoksun kişiler nezdinde hukuk, fazlasıyla kısıtlanmış kalacaktır.
Bence insan hangi meslek grubuna mensup olursa olsun iletişim becerilerini belli bir seviyenin üstünde tutmak zorunda. Çünkü bırakın hukuku, hayatın her alanında birilerinden bir şey istemek, birileriyle çalışmak, sohbet etmek veya yardımlaşmak zorundayız.
Asosyalliğin günümüz dünyasında hiçbir lisans eğitiminde başarı getirmediğini hep başarısızlıkla sonuçlandığını düşünüyorum. Her lisans eğitiminde teoriyi ne kadar bilseniz de bence asosyallik bu durumu ileriye götürmeye büyük bir engel.Yani fikrimce,bu durum sadece hukuk alanında değil tüm meslek dallarında büyük bir problem bence.
Aşırı sosyallik değil mesele bence de ya. İnsanlarla etkili iletişim kurmaya meyilli olması gerek bence hukuk okuyan birisinin. Ayrıca konuşmak konusunda çekincesi olan biriyse de zaten kendini ne hakim ne savcı ne de avukat olarak ifade edebilir diye düşünüyorum.
Sosyal insan veya sosyalleşmek.. Sosyal insan sürekli uzlaşır, buluşur, çatışır. Bu uzlaşma ve çatışma toplum olarak birlikte yaşamanın sonucudur. Hukuk sosyal insanın eylemlerinden doğar. Hukukçunun işi de sürekli sosyalleşmek ve bu sosyalliği düzenlemektir. Bence içine kapanık ve girişimci yönü gelişmemiş insan hukuk tarihçisi veya kanun hafızı olabilir ama hukukçu olamaz ve hukuk yaratamaz.
İnsan ilişkilerinde ve iletişim kurmada kendini geliştirememiş hatta bundan kaçınmış birinin meslek hayatında insanlarla sürekli muhattap olması gerekecek bu yüzden başarılı olamaz, zaten bence kendi isteğiyle de bu bölümü tercih etmez.
Olaya özgüven yetersizliği gözüyle bakarsak bence olamaz. Çünkü savunduğu davalarda özgüven sorunu nedeniyle savunma yapamaz. Fakat asosyal biriyse çevre sayesinde kazanılan davalara sahip olamaz fakat kazandığı davalarla kendisine çevre oluşturabilir. Olaya hakim, savcı olmak açısından bakarsak bence kesinlikle başarılı olabilir.
İyi hukukçu olabilmenin etkili iletişim kabiliyetinden ve önemli sosyal çevreden geçtiği kanaatindeyim. Empati kabiliyetinden yoksun olanların ve asosyallerin bu alanda başarılı olabileceğine pek ihtimal vermiyorum.
Ders açısından başarılı olabilir fakat mesleki açıdan başarılı olamaz. Hukuk için en gerekli şey sosyal çevredir. Özellikle avukatlık için.
Kendini açıklayamayan biri başkasını nasıl savunacak?