İnsan hakları; tüm insanların sadece ‘insan’ olarak var olmasına dayanan eşit ve özgür bir yaşam hakkına sahip olmasıdır.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 2.maddesine göre “ Herkes; ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir görüş, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğuş veya herhangi başka bir ayrım gözetmeksizin bu Bildirge ile ilan olunan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir. Ayrıca, ister bağımsız olsun, ister vesayet altında veya özerk olmayan ya da başka bir egemenlik kısıtlamasına bağlı ülke yurttaşı olsun, bir kimse hakkında, uyruğunda bulunduğu devlet veya ülkenin siyasal, hukuksal veya uluslararası statüsü bakımından hiçbir ayrım gözetilmeyecektir.”
Bu bildirgenin tüm insanları kapsamasına rağmen belli bir kesimin başka insanlara karşı nefret söylemleri ve nefret suçları durmamıştır.
Nefret söylemi, “nefret suçuna giden sürecin çıkış noktası, yani nefret suçunun önünü açan tahammülsüzlüğün ve hoşgörüsüzlüğün dışa vurumudur. Hedef alınan gruplara ‘toplumda size yer yok’ mesajı yinelenerek verilir. Bu durum, kaçınılmaz olarak demokratik düzeni yıpratır; zira insanın en temel hakkı olan ‘yaşama ve katılım hakkı’ ihlal edilmiş olur”. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 1997’de kabul ettiği 20 sayılı tavsiye kararında nefret söylemini; “ırkçı nefret, yabancı düşmanlığı, antisemitizm veya hoşgörüsüzlük ifade eden saldırgan milliyetçilik de dahil olmak üzere, hoşgörüsüzlüğe dayalı diğer nefret biçimlerini yayan, teşvik eden, savunan ya da haklı gösteren her türlü ifade biçimidir” şeklinde tanımlamıştır.
Nefret Suçu, “failin din, dil, ırk, etnik köken, engelli olma, cinsiyet ve cinsel yönelime dair sahip olduğu önyargı ile bu özelliklerden birine sahip olduğunu bildiği veya varsaydığı bir diğer kişiye karşı gerçekleştirdiği suç” şeklinde tanımlanmaktadır. Hırsızlık, yağma, hakaret, yaralama, öldürme ve cinsel saldırı gibi suçların, yukarıda sayılan özellikleri taşıyan kişilere karşı önyargı ile işlenmesi nefret suçunu oluşturur. Kişinin nefret suçunu işlemesinin nedeni, öteki olarak gördüğü gruba dahil kişiye maddi veya manevi zarar vererek, o kişi üzerinden onun grubuna gözdağı vermektir.
Nefret Suçları ve Nefret Söylemlerine karşı uluslararası bir örnek olan Paola Egochi Egonu 18 Aralık 1998'de İtalya'nın kuzeydoğusunda bulunan Padova'nın Cittadella şehrinde dünyaya gelmiştir. Göçmen bir Nijeryalı ailenin kızı olan Egonu, erken yaşta voleybol kariyerine başlamıştır ve genç yaşına rağmen birçok başarıya imzasını atmıştır.
Başarılarının arkasındaki gücün de ailesi olduğunu söylemiştir. Ailesinin İtalya'ya göç etmesinin hayatındaki kırılma noktası olduğunu anlatan başarılı sporcu, voleybol kariyerine doğduğu kentin takımında başlıyor. 14 yaşına geldiğinde babasının İtalyan pasaportu çıkarmasıyla birlikte İtalyan vatandaşlığı alıyor. İtalyan vatandaşlığı aldıktan sonra voleybol kariyerindeki hızlı yükseliş gittikçe artıyor. Alt yaş kategorilerinde oynadığı takımları şampiyonluğa taşıyan Egonu, henüz 15 yaşında gelmeden milli takım kapısından içeri girmeyi başarıyor. Ailesi çalışmak için Manchester'a taşınırken o henüz 14 yaşındayken evden ayrı kalmayı göze alarak Milan'da voleybol macerasına atılıyor.
Gelgelelim bu başarılı sporcunun 2022’de İtalya A Milli Kadın Voleybol Takımı’na ara verdiğini duyurmasının sebeplerine. Irkçılığa ve cinsiyetçiliğe karşı duruşu ile sık sık gündeme gelen Egonu yaşadığı ırkçılığın çocukluğuna dayandığını Aljazeera English ile yaptığı röportajında dile getirmiştir. Bu röportajında ise ;
"Bir keresinde tuvalete gitmem gerekiyordu ama öğretmenim izin vermedi. 3 kez izin istedim yine de tuvalete gitmeme izin vermedi. En sonunda koşarak tuvalete gittim ama yetişememiştim. Öğretmen geldi ve bana gülerek çok kötü koktuğumu, siyah tenlilerin böyle hep kötü koktuğunu söyledi. Temizlenmeme yardım etmedi, annemin gelmesini bekledi." ifadelerini kullandı.
Paola Egonu kendisine gelen yorumlardan en kötüsünü belirtirken "En kötüsü 'O italyan mı ki?' diyenlerdi. Bu noktaya nasıl vardılar bilmiyorum ama bu beni çok etkiledi. Bronz madalya maçını oynadık. Milli marşı okurken ağladığımı hatırlıyorum. hâlâ orada olmak istiyordum çünkü madalya madalyadır. Maçtan sonra hem fiziksel hem mental olarak çok yorgundum. Menajerimle konuşurken birileri videoyu çekti ve internette bu video gündem oldu. Bunu beklemiyordum." sözlerini söyledi.
DEĞERLENDİRME:
Irkçılık denilince akla gelen ilk yer Afrika’dır. Tarihin tozlu sayfalarına bakılırsa Afrika Kıtası’na Avrupa’nın ayak basmasıyla 15. yüzyılda kitlelerarası özelliğe kavuşan, gemilerle köle ticareti başlamış ve artık köle ticareti sonlanmış olsa da dünyanın her tarafından siyahilere karşı yapılan bu ırkçı tutum ve davranışlara bakılırsa bireylerin hala birbirlerini eşit görmediği, kendilerinde başkalarına karşı ten renginden dolayı hakaret etme ve saldırma hakkı bulduklarını çıkarabiliriz.Söz konusu sadece İtalya değil Fransa da 1815’te köle ticaretini yasaklamasına rağmen yaklaşık 1 yıl önce Fransa parlamentosunda bir milletvekilinin hava sıcaklıklarının artacağını söyleyen siyahi bir bireye karşı ‘Afrika’ya dön’ sözlerini de hatırlıyoruz. Eşitlik ve adalet üzerine kurulu bir dünyanın mümkün olması dileğiyle…
KAYNAKÇA:
Comments